Bipolar bozukluk üç farklı çeşidi bulunan, ruh halimizde ani değişikliklere yol açan bir duygudurum bozukluğu olarak tanımlanıyor. Bipolar bozuklukla birlikte ilişkilerimiz, okul hayatımız ve iş performansımız gibi yaşamımızın çeşitli alanlarında zorluk çekebiliyoruz. Tedaviye erken başlayabildiğimiz durumda hayatımızı yolunda tutmak için hastalıkla başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmek için daha fazla şans elde ediyoruz. Bipolar bozukluğa sahip olduğumuzu olabildiğince erken anlamamız hayata adapte olabilmemiz konusunda büyük önem taşıyor. Fakat “Bipolar bozukluk nedir?” sorusunun cevabını bulmak, depresyonla sık sık karıştırıldığı için pek kolay olmayabiliyor. Bu sebeple bu yazımızda “Bipolar bozukluk nedir?”, “Belirtileri nelerdir?” ve “Tedavi yöntemleri nelerdir?” sorularına cevap arayacağız.
Bipolar Bozukluk Nedir?
“Bipolar bozukluk nedir?” sorusunu, ruh halimizin mani durumunun en yüksek seviyeleri ile depresyonun en olumsuz aşamaları arasında gidip gelmesine sebep olan ve kronik olarak kendini tekrarlayan bir hastalık olarak cevaplayabiliyoruz. Ruh halimiz ve enerjimizdeki alışılagelmişin dışında gerçekleşen değişiklikler çeşitli aktiviteleri yapmamızın önünde engel oluşturuyor. Bipolar bozukluğun eylemlerimiz üzerinde oluşturduğu etki sonucunda ilişkilerimiz, okul ve iş performansımız düşüşe geçebiliyor ve ruh halimizdeki iniş çıkışlar dolayısıyla hem kendimize hem çevremize zarar verebiliyoruz.
Bipolar bozukluk en sık genç yetişkinlik döneminde başlıyor fakat çocukluk ve ergenlik döneminde de ortaya çıkabiliyor. Hastalığın yanlış teşhisinin yaygın olmasıyla beraber durum genellikle dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, şizofreni veya sınırda kişilik bozukluğu ile karıştırılabiliyor. Bazılarımızın bu bozukluğa karşı savunmasız olmasının sebebi genetik yatkınlıkları olabiliyor. Aynı zamanda, uyku yoksunluğu gibi etmenler manik dönemlerin başlamasını tetikleyebiliyor. Bu sebeple beslenme ve uyku düzenimize dikkat etmemiz ve gün içerisinde egzersiz yapmaya özen göstermemiz gerekiyor.
Bipolar bozukluğun birkaç farklı türü bulunuyor:
Bipolar I bozukluğu, kişinin bir hafta veya bir haftadan daha uzun bir süre boyunca bir manik dönem geçirdiği, buna ek olarak depresyonun da ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu bir bipolar bozukluk türü olarak geçiyor. Manik semptomların çok şiddetli olması halinde hastanın hastaneye yatırılması gerekebiliyor.
Bipolar II, bir veya daha fazla majör depresif dönem ve en az bir hipomani (maninin daha ılımlı hali) dönemi olarak tanımlanıyor. Normal şartlar altında hastaneye yatış gerektirmiyor.
Siklotimik bozukluk veya siklotimi, yetişkinlerde en az iki yıllık bir süre boyunca tekrarlayan hipomanik ve depresif ruh hali değişimleri olarak tanımlanıyor ve diğer iki bozukluğa nazaran daha kısa döngüler halinde meydana geliyor.
Bipolar Bozukluk Belirtileri
Bipolar bozuklukta manik dönem, depresyonu tetikleyici bir unsur haline gelebiliyor ve maninin hemen ardından depresyona girme eğiliminde olabiliyoruz. Buna ek olarak yıllar süren bir depresyon sürecinin ardından da manik faza geçiş yapabiliyoruz. Mani ve depresyon arasındaki geçiş aniden gerçekleşebiliyor ve ruh halimizde ani dalgalanmalar yaşayabiliyoruz. “Bipolar bozukluk nedir?”, “Depresyondan farkı nelerdir?” sorularının cevabı manik dönemin varlığı olsa da, bipolar bozukluğa sahip olduğumuzda da manik veya hipomanik bir duruma kıyasla depresif dönemde çok daha fazla zaman geçirebiliyoruz.
Hipomani evresini genellikle bizi iyi hissettiren, üretkenliğimizi ve yaratıcılığımızı artıran bir enerji dalgalanması olarak deneyimliyoruz. Buna bağlı olarak hipomani evresindeysek problemli bir durumda olduğumuzu kabullenmekte zorlanabiliyor ve durumumuzda herhangi bir terslik göremiyoruz.
Manik semptomlar büyük değişiklik gösterebiliyor olsa da genelde kendisini aşağıdaki belirtiler üzerinden gösteriyor:
- Aşırı enerjik hissetme
- Yoğun aktivite ve yerinde duramama
- Öforik ruh hali ve aşırı iyimserlik
- Aşırı sinirlilik
- Birbiriyle yarış halindeki düşünceler
- Alışılmadık derecede hızlı konuşma
- Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon eksikliği
- Uyku ihtiyacında azalma
- Kişinin kendi yeteneklerine ve fikirlerine gerçekçi olmayan bir inanç duyması
- Zayıflayan muhakeme yeteneği
- Para harcama çılgınlığı
- Tehlikeli araba kullanma
- Artan cinsel dürtü ve pervasız davranışlar
- Kışkırtıcı, müdahaleci veya saldırgan davranış
- Herhangi bir şeyin yanlış olduğunu inkar etmek
Manik ruh hallerinin süresi ve bunların depresif ruh halleriyle dönüşümlü olma sıklığı kişiden kişiye büyük ölçüde değişebiliyor. Ek olarak, “Bipolar bozukluk nedir?” kısmında bahsettiğimiz gibi, hastalığın farklı türlerine göre de sıklıklar ve süreler değişim gösterebiliyor.
Manik belirtilerde olduğu gibi, depresif belirtilerin derecesi ve süresinde de büyük değişiklikler oluşabiliyor. Semptomlar genellikle kişinin;
- Süregelen üzgünlük, endişe veya boş ruh haline sahip olmasına,
- Umutsuzluk veya karamsarlık duyguları hissetmesine,
- Suçluluk, değersizlik veya çaresizlik duygularına,
- Seks de dahil olmak üzere bir zamanlar zevk alınan faaliyetlere karşı ilgi veya zevk kaybına,
- Enerjide düşüş ve yorgunluk hissine,
- Konsantre olma, hatırlama veya karar vermede zorluk yaşamasına,
- Huzursuzluk veya sinirlilik durumuna,
- Aşırı uyuma veya uyuyamama veya uykuda kalamama haline,
- İştahta değişiklik ve/veya istenmeyen kilo kaybı veya alımına,
- Hastalık veya yaralanma ile açıklanmayan kronik ağrı veya diğer kalıcı fiziksel semptomlara,
- Ölüm veya intihar düşüncelerine veya intihar girişimlerinde bulunmasına sebep oluyor.
Mani ve depresyon semptomları sık sık birbirine karışmış şekilde ortaya çıkabiliyor. Bu karışık dönemin belirtileri arasında ajitasyon, uyku sorunu, iştahta önemli ölçüde değişiklik, psikoz ve intihar düşüncesi yer alabiliyor. Karışık fazda, üzgün hissetmemize rağmen oldukça enerjik davranabiliyoruz.
Bipolar Bozukluk Neden Olur?
“Bipolar bozukluk nedir” gibi cevabı merak uyandıran bir diğer soru da “Bipolar bozukluk neden olur?”. Bilim insanları, bu duruma neden olan birden fazla faktörün bulunduğu konusunda fikir birliğine varmış olsa da, bipolar bozukluğa sebep olan kesin neden hala araştırılmaya devam ediliyor. Hastalığa sebep olan çeşitli nedenler kişiden kişiye değişebiliyor.
Bipolar bozukluk geliştirmemizde genetik faktörler büyük rol oynuyor. Ailede hastalık öyküsünün olması durumunda hastalığın gelişme riski yetişkinlerde 10 kat kadar yükselebiliyor. Bunun yanı sıra, duruma neden olan spesifik gen henüz saptanabilmiş değil. Diğer birçok akıl hastalığında olduğu gibi, tek bir genetik özelliğin etkisinden ziyade, her biri küçük birer etkiye sahip olan çoklu genler ortak olarak hastalığın oluşumuna katkıda bulunuyor. Ayrıca bipolar bozukluğa sahip birinin bulunduğu ailelerde duygudurum, anksiyete ve psikotik bozuklukların, genel popülasyona göre daha sık görüldüğüne dair bazı kanıtlar mevcut.
Aynı genleri paylaşan tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmalar, genler dışındaki faktörlerin de bipolar bozukluk geliştirmede rol oynadığını gösteriyor. Çeşitli çocukluk dönemi travmalarımız da dahil olmak üzere, deneyimlediğimiz olaylar genetik faktörlerle bir araya gelerek bozukluğun oluşmasına sebep olabiliyor. Araştırmacılar, bipolar bozukluğun bir kere meydana geldikten sonra yaşadığımız olaylar dolayısıyla hızlıca nüks edebileceğini ifade ediyor. Özellikle çevremizdekilerle yaşadığımız duygusal yoğunluğun oldukça fazla olduğu olaylar ve istismara uğramak gibi deneyimler hastalığı tetikleyici unsurlar haline gelebiliyor.
Beyin görüntüleme çalışmaları, bipolar bozukluğu olan kişilerin beyinlerinin diğer bireylerden farklı çalışıyor olabileceğini, diğer araştırmalar da duyusal uyaranların mani ve depresyon atakları esnasında farklı işlenebiliyor olabileceğini gösteriyor. Bipolar bozuklukta gözlemlenen algıdaki hataların temelinde bu durumun olabileceği düşünülüyor.
Bipolar Bozukluk Tedavisi
“Bipolar bozukluk nedir?”, “Nasıl teşhis edilir?” soruları kadar “Tedavi yöntemleri nelerdir?” sorusu da hepimizin merak ettiği bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bipolar bozukluklar, en şiddetli vakalarda bile tedaviye açık oluyor. Tedavi ne kadar erken başlarsa manik ve depresif dönemlerin şiddetinin ve sıklığının azalma olasılığı o kadar artıyor. Bipolar bozukluklar yaşam boyu süren durumlar olduğundan, tedavi de bir ömür sürebiliyor. Tedavi ile yalnızca semptomları tedavi etmek değil, aynı zamanda semptomların tekrarını önlemek amaçlanıyor. Tedaviler sonucunda, duygusal dalgalanmalar ve bipolar bozukluk semptomları önemli ölçüde stabil hale geliyor. Fakat stabil hale gelinmesi ile tedavi bitmiyor. Bipolar bozukluk günlük hayattaki zorlayıcı deneyimlerle tetiklenebildiği için yaşam tarzı değişikliklerinin istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi ve risk faktörlerinin farkında olunması gerekiyor.
İlaç kullanımı ve psikoterapiyi bir arada sürdürmek en etkili tedavi stratejisini oluşturuyor.
Eğer bipolar bozukluk teşhisi aldıysak, bizden genellikle günlük olarak tedavimizi, uyku düzenimizi ve yaşadığımız olayları içeren bir çizelge tutmamız isteniyor. Bu tür bir gözlem, hastalığı daha iyi anlamamıza ve yönetmemize yardımcı oluyor. Bu gibi gözlemler sayesinde ruh hali değişikliklerimiz doktorlar tarafından zamanında tespit edilebiliyor ve tetikleyici faktörler fark edilebiliyor. Tedavide herhangi bir kesinti olmadığında bile duygudurumumuzda değişiklikler meydana gelebiliyor ve doktor bu çizelge sayesinde tedavi sürecinde erkenden değişikliğe gidebiliyor.
Bipolar Bozukluk Tedavisinde İlaç Kullanımı
Bipolar bozukluğa bağlı depresyonu tedavi etmek zor olsa da, duygudurum dalgalanmaları genellikle bir dengeleyici ilaç yardımı ile geciktirilebiliyor veya önlenebiliyor.
Genellikle manik atakları kontrol etmek amacıyla duygudurum dengeleyiciler reçete ediliyor. Antipsikotik ve antikonvülsan ilaçlar ve lityum; maniyi kontrol etmede, hem manik hem de depresif dönemlerin tekrarını önlemede ve semptomların etkisini azaltmada çok etkili rol oynuyor.
Antidepresan kullanımı bazen ruh halimizin değişmesi, manik ve hipomanik döngünün hızlanması gibi olumsuz durumlara sebep olabiliyor. Bu yüzden genellikle antidepresanlarla beraber bir duygudurum dengeleyici ilaç kullanmamız gerekebiliyor.
Uykusuzluk sorunu yaşadığımız durumlarda klonazepam veya lorazepam gibi yüksek etkili bir benzodiazepin ilacı bize yardımcı olabiliyor. Bu ilaçlar alışkanlık oluşturabileceğinden, yalnızca kısa süreliğine reçete ediliyorlar. Bu yüzden bazen zolpidem gibi diğer yatıştırıcı ilaçlar kullanılabiliyor.
Bipolar Bozukluk Tedavisinde Tıbbi Bakım
Bipolar bozukluğun tedavisinin etkili yönetilebilmesi için hastalık seyri boyunca çeşitli zamanlarda tedavi planında değişikliklere gidilebiliyor. İlaç türü veya dozundaki herhangi bir değişikliğin bir psikiyatrist rehberliğinde yapılması gerekiyor. Olumsuz reaksiyonlardan kaçınmak için, psikiyatriste kullandığımız diğer tüm reçeteli ilaçlar, reçetesiz satılan ilaçlar veya alıyor olabileceğimiz doğal takviyeler hakkında bilgi vermemiz gerekiyor. Psikiyatristin yönlendirmesi olmadan ilaçları değiştirmememiz veya kesmememiz tedavimiz için kritik öneme sahip oluyor.
Bipolar Bozukluk Tedavisinde Psikoterapi
Psikoterapi, özellikle hastalığa eşlik eden iş ve ilişki sorunlarıyla başa çıkmamız için ilaç tedavisine önemli bir yardımcı olarak karşımıza çıkıyor. Çalışmalar, hastalara ve ailelerine sağlanan çeşitli türlerde psikoterapinin ruh hali istikrarında artışa ve hastaneye daha az yatışa sebep olduğunu gösteriyor. Bilişsel davranışçı terapi, aile terapisi ve kişilerarası ilişkiler ve sosyal ritim terapisi, bipolar bozukluk için yaygın olarak kullanılan psikoterapötik müdahaleler arasında yer alıyor.
Kişilerarası ve sosyal ritim terapisi, hem ilişkilerimizi geliştirmemize hem de günlük rutinlerimizi düzenlememize yardımcı oluyor. Günlük bir rutini ve uyku programını sürdürebilmemiz manik ataklara karşı korunmamıza yardımcı olabiliyor.
Bipolar Bozukluk Tedavisinde Elektrokonvülsif Terapi
Psikoz veya intihar düşüncesi gibi kritik durumlarda, diğer tedavi yöntemleri etkisiz veya yavaş kalıyorsa elektrokonvülsif terapi (ECT) düşünülebiliyor. ECT, şiddetli depresif, manik veya karışık fazlar için oldukça etkili bir tedavi yöntemi olarak geçiyor. Modern ECT teknikleri ile uzun süreli hafıza sorunları olasılığı önemli ölçüde azaltılabiliyor.
Bipolar Bozukluk ile İlgili Yanlış Bilinenler
Zaman zaman mani döneminin depresyondan daha iyi olduğunu, yaratıcılığa ve yüksek öz güven gibi durumlara sebep olduğunu düşünerek olumlu bir durum oluşturduğu yanılgısına kapılabiliyoruz. Ancak manik dönemdeki insanlar genellikle kendini ve başkalarını incitebilen davranışlarda bulunma eğiliminde oluyor ve sağlıklı düşünmeden hareket ediyorlar.
Bipolar bozukluğa sahip olduğumuzu anlayabilmek için belirli bir test yönteminin bulunduğuna inanmak, bizi yanlış teşhise yönlendirebiliyor ve olumsuz sonuçlara sebep olabiliyor. “Bipolar bozukluk nedir?”, “Nasıl anlaşılır?” sorularına cevap ararken kendi kendimize yanlış teşhis koyma ihtimalimiz bulunuyor. Bipolar bozukluğun teşhisinde çeşitli sorulara verdiğimiz yanıtların cevabı önemli olsa da, belirli testlerle kesin teşhis koymak gibi bir durumun mümkün olmadığını görüyoruz. Eğer bipolar bozukluğa sahip olabileceğinizi düşünüyorsanız, kesin bir teşhise varabilmek için bir ruh sağlığı uzmanı ile çalışmanızı öneriyoruz.