Cinsellik, her canlının olduğu gibi insan olmanın da en doğal parçalarından. Arzulamak, arzulanmak istemek ve bu arzuyu sağlıklı bir şekilde ifade edebilmek aslında sosyal ve psikolojik gelişimimizin göstergelerinden. Buna rağmen cinsellik, çoğunlukla utanılması ya da ayıplanması gereken bir günah ya da suç olarak görülebiliyor. Her ne kadar içinde yaşadığımız modern toplumda cinselliğe yönelik bu tarz yargılayıcı yaklaşımların eskisi kadar güçlü olmadığı düşünülse de bu durum birçok kültürde sürmeye devam ediyor. Kaldı ki, daha geleneksel bir aile yapısının baskın olduğu Türkiye’de büyümüş yetişkin bireyler olarak cinsellik konusunda kendimizi eğitsek ve açık fikirli olmaya özen göstersek de küçüklüğümüzden beri cinselliğe dair içselleştirdiğimiz yargılardan hemencecik kurtulmak mümkün olmayabiliyor. Çocukluk ve ergenlik çağlarında cinselliğimizi, arzularımızı ve bedenimizi, utandırma mekanizmalarının gölgesi altında keşfetmek, yetişkinlikte kendi bedenimizle ve romantik partnerlerimizle kurduğumuz ilişkilere yansıyabiliyor. Peki cinsellik insan olmanın en doğal parçalarından biriyken cinselliğimizden bu denli utanmamıza yol açan unsurlar neler oluyor?
Cinsellikteki Utanç Duygusunu Besleyen Unsurlar
Cinsellikten utanmamıza sebep olan unsurların başında geleneksel bir toplum ve aile yapısı yer alıyor. Toplum içinde cinsellik, toplumsal düzeni korumak adına kontrol edilmesi gereken bir şey olarak görülebiliyor. Bu kontrolü sağlama yolundaki en önemli mekanizma da cinsel arzuların dizginlenmesi gerektiği üzerine inşa edilen ahlaki normlar oluyor. Cinselliğin ifadesi olarak görülen davranışlar küçük yaştan itibaren ayıplanma ya da utandırma tepkileriyle karşılaşabiliyor. Öyle ki, birçok kız çocuğu ergenliğe girip memeleri belirginleşmeye başladığında kambur durması için telkin ediliyor, marketten alınan hijyenik pedler “Aman kimsenin aklına cinsel organlara sahip olduğumuz gelmesin.” dermişcesine siyah torbalara konuyor ve karşı cinsten biri ile arkadaşlık etmek ahlaksızlıkla ilişkilendirilebiliyor. Aile, çocuğun cinsellikle ilgili doğru bilgileri alabileceği en güvenilir alan olmasına rağmen cinsellik bir tabu olarak görüldüğü için aile içinde bu konu üzerine konuşulmuyor. Okullarda da cinsellik eğitimine dair çoğunlukla üç maymun oynanıyor ve Biyoloji dersinde Üreme konusu işlenirken bile sperm ile yumurtanın nasıl birleştiği en iyi ihtimalle alay konusu oluyor. Hal böyle olunca, çocuğun yaşına uygun ve nitelikli bir cinsel eğitim alamıyor olmasının yarattığı boşluğu akranlarından öğrendiği yalan yanlış ifadeler ve medyanın sunduğu çarpıtılmış tasvirler dolduruyor. Henüz birer yetişkin olmadan maruz kaldığımız tüm bu bilgi kirliliği, cinselliği korkutucu ya da ayıp bir şey olarak kodlamamızı besliyor. Yetişkinlikte cinselliğe dair bilinçlenme fırsatımız olsa bile elbette bedenimizle ve arzularımızla kurduğumuz, utanç duygusu ile şekillenen bu ilişki kolay kolay kopmayabiliyor. Bu da cinselliğe dair edindiğimiz bilgiler ile duygularımız arasında bir çatışma doğurabiliyor.
Dini inançlar da cinselliğin utanç duygusu ile ilişkilendirilmesinde önemli bir rol oynuyor. Öyle ki, üç büyük İbrahimî dinin “İnsan neden yaratıldı?” sorusuna verdiği cevaba göre Adem ve Havva’nın yasak meyve olan elmayı yiyerek ilk günahı işlemeleri ve bu günah sebebi ile cezalandırılarak cennetten kovulmaları birçok din bilimci tarafından yasak elmanın aslında cinselliği simgeliyor olduğu şeklinde yorumlanıyor. Hz. İsa’nın annesi Meryem, bir çocuk doğurmasına rağmen bakire olarak tasvir ediliyor. Birçok din, evlilik dışı cinsel ilişkiyi meşru görmüyor ve bir günah olarak kabul ediyor. Doğal olarak, bu dinleri benimseyen topluluklarda da cinsellik uzak durulması gereken ayıp bir şey ve bir tabu olarak görülüyor. Bu da yine cinsellikten utanmanın altındaki bir diğer sebep oluyor.
Medya ve Toplumsal Algı: Cinsellikteki Yanlış İmajların Etkisi
Cinselliğin utanç duygusu ile ilişkilendirilmesindeki kilit mekanizmalardan birisi de medya. Dünyayı, ilişkilerimizi, kendimizi ve olayları nasıl algıladığımızı şekillendiren medya araçları, cinselliği ve kendi bedenimizi nasıl algıladığımızı da etkileyerek baskın toplumsal algıyı güncel tutuyor. Televizyon dizilerinde ya da filmlerde izlediğimiz karakterleri düşünelim. Doğrudan cinselliğini yaşadığını gördüğümüz ya da cinsellik çağrıştıracak şekilde oluşturulmuş kadın karakterlerin çoğu aynı zamanda kötü karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Yaprak Dökümü Ferhunde gibi femme fatale’leri hepimiz farklı farklı yapımlarda mutlaka görmüşüzdür. Buna karşılık, iyi karakterler cinsellikten olabildiğince kopuk bir şekilde temsil ediliyor. Ana akım medya ürünlerinde bu iyi karakterleri cinsel sahnelerde görüyorsak bu durum, onların kötü yönde değiştiğini ve yozlaştığını sinyallemek için kullanılıyor. Geleneksel ahlak normlarına sıkıca bağlı olan Tekin ailesinin İstanbul’a taşınması ile yaşadığı karmaşaları merkezine alan Yaprak Dökümü dizisindeki Necla ya da Leyla gibi karakterlerin yine bu duruma iyi bir örnek teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
Aile ya da okul gibi güvenilir kaynaklardan cinselliğe dair gelişim düzeyine uygun ve sağlıklı bilgi alamayan çocuk ve ergenler, genellikle cinsellikle pornolar ve pornografik içerikler aracılığıyla tanışıyorlar. Büyük oranda kadın bedeninin sömürüsü mantığı üzerine inşa edilen bir sektör olan porno sektörünün ürettiği içerikler, cinselliği genel itibariyle gerçeklikten uzak bir şekilde yansıtıyor. Bu da çocuk, ergen ve hatta yetişkinlerin cinselliğe dair yanlış bilgilenmesine sebep oluyor. Bir yandan da kendi cinselliğimize ve bedenimize yabancılaşmamıza sebep oluyor. Bununla birlikte, çoğu pornografik içerikteki cinsellik tasviri, cinselliğin daha da şeytanlaştırılmasına ve cinselliğimize dair utanç duymamıza yol açabiliyor.
Toplumsal Cinsiyet Normları
Özellikle Türkiye gibi daha geleneksel toplumlarda cinsellik, kadının kendini sakınması gereken bir durum olarak görülebiliyor. Bekaretin kadının değerini belirleyen bir unsur olarak görüldüğü bir toplumda kadınların kendi cinsel arzularına yabancılaşması ve cinsellikten utanmaları da oldukça doğal oluyor. Yalnızca evlilik içi ve heteroseksüel cinsel ilişkilerin kabul gördüğü bir toplumsal ahlak normunun hakim olması Türkiye’de LGBTİ+ bireylerin de kendini ve cinselliğini kabul edebilmesini zorlaştırabiliyor. Bu normlar, LGBTİ+ bireylerin etiketlenmesine ve mental sağlık açısından zorlanmasına sebep olabiliyor. İdeal erkeğin nasıl olması gerektiğine dair yazılı olmayan kurallardan oluşan toksik maskülenite normları ise erkeklerin de cinsellikten utanmalarına sebep olabiliyor. Bu normlar içerisinde büyüyen erkekler, cinselliği “adam gibi adam” olup olmadığını kanıtlaması gereken bir performans alanı olarak algılayabiliyor ve bu baskı sebebiyle erken boşalma ya da erekte olamama gibi sorunlar yaşayabiliyor. Bu durum da erkeklerin kendilerinden ve cinselliklerinden utanması ile sonuçlanabiliyor.
Cinsellikte Utançla Başa Çıkma Yolları
Her ne kadar cinsellikten utanmak toplumsal koşullarla iç içe olan bir durum olsa da bu, bu konuda yapabileceğimiz bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Cinsellik düşüncesinin bizi utandırabildiğini, cinsellik sırasında veya sonrasında utanç duygusunu hissettiğimizi fark ettiysek bu durumu aşmak adına yapabileceğimiz birkaç şey var:
- Cinsel varlıklar olduğumuzu kabul etmek için farkındalık egzersizleri yapmak: Birini arzuladığımız ya da cinsel olarak uyarıldığımız anlarda bunu fark edebilir, kendimize bunun normal olduğunu hatırlatabiliriz. Öte yandan bu duygunun vücudumuzda yarattığı hislere odaklanabilir ve yargıdan uzak olacak şekilde arzuyu gözlemlemek için kendimize izin verebiliriz.
- Seks pozitif olma konusu üzerine okumak: Kendi cinsel kimliğimiz, arzularımız ve fantezilerimizin yanında başkalarının cinsel hayatına dair de kabullenici, pozitif, açık fikirli ve saygılı olmamızı destekleyebilecek seks pozitif yaklaşımı üzerine kitaplar ve makaleler okuyabiliriz. Bu sayede cinselliğimizle barışabilir, rızaya dayalı sağlıklı cinsel ilişkileri olumlamayı içselleştirebiliriz.
- Bedenimizle barışmak: Cinsellikten utanmak ile bedenimizden utanmayı iki ayrı durum olarak görmek pek mümkün olmuyor. Cinsellik konusunda duyduğumuz utanç, bedenimizi olduğu haliyle kabul etmemeye ve bedensel arzularımızı sürekli olarak bastırmaya sebep olabiliyor. Öte yandan bedenimize dair hissettiğimiz olumsuz şeyler de cinsellikten uzaklaşmamıza sebep olabiliyor. Bu sebeple bedenimizle barışmaya ve bedenimizin içinde rahat olmaya dair atabileceğimiz adımlar, cinselliğimizle barışmamıza da yardımcı olabiliyor. Kendimize şefkatle yaklaşmak ya da bedenimizi tanımak için yapabileceğimiz beden olumlama pratikleri bu konuda bize yol gösterebiliyor.
- Partnerimizle iletişim kurmak: Cinsellik öncesinde, sırasında ve sonrasında hissettiklerimizi, cinselliğe dair bizi zorlayan konuları ve cinselliği bizim için daha rahat ve keyifli kılan unsurları partnerimizle paylaşmak, cinsel hayatımızdan daha tatmin olmamızı sağlayabiliyor. Bu sayede utanç duygusu ile de daha kolay baş edebiliyoruz.
Cinsellikle İlgili Önyargıların Yıkılması
Kendi iyilik halimizi artırmak için içimizdeki utanç duygusuyla baş etmenin yanı sıra yapabileceğimiz en kıymetli ve temel şeylerden biri de cinsellikle ilgili toplumsal önyargıların yıkılmasına sağladığımız katkı olacaktır. Bunu tek başımıza başarmak elbette pek mümkün değil. Ancak cinselliği öcüleştirmeyen, bireylerin farklı cinsel kimlik ve yönelimlerinin ve cinsellik yaşayıp yaşamayacaklarının kararına da saygı duyan ve bunlardan herhangi birini “ideal” olarak dikte etmeyen bir topluma ihtiyacımız var. Karşılıklı rızaya dayalı sağlıklı bir cinsel yaşam için ulaşılabilir cinsel eğitim olanakları sunmak da ancak böyle daha mümkün hale geliyor.
Cinselliğinle Barışma Yolunda #RelateYanında!
Cinsellik insan olmanın en doğal parçalarından olsa da cinselliğin utanç duyulacak bir şey olduğu düşüncesi toplum tarafından bize empoze ediliyor. Sonuç olarak bize ait olmayan, cinselliğe dair yargılayıcı bir tutumu içselleştirebiliyoruz. Bu anlamda cinsellikte utançla baş etmek için yapılabilecek en etkili şeylerden biri o yargı dağıtan iç sesi susturmak. Sen de bu eleştirel iç sesi tanımak, onu şefkatli ve yargılayıcı olmayan bir ses dönüştürmek için Relate uygulamasına girip “Eleştirel İç Sesi Susturmak” yolculuğuna başlayabilirsin!