Yaşadığımız veya tanık olduğumuz zorlu ve olumsuz bir tecrübeden sonra psikolojik iyilik halimizin bozulmasına Travma Sonrası Stres Bozukluğu ismini veriyoruz. Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşadığımızda mental ve fiziksel sağlığımız olumsuz etkilendiği gibi ilişkilerimizde, işlevselliğimizde ve günlük hayatımızın işleyişinde bozulmalarla karşılaşabiliyoruz. Travma sonrası stres bozukluğu tedavi edilebilir olduğundan, doğru zamanda doğru psikolojik desteği aldığımızda hem bu dönemi daha sağlıklı atlatabiliyor hem de semptomların kronikleşerek yaşamımızı olumsuz etkilemelerine engel olabiliyoruz.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olumsuz, şok edici, beklenmeyen, kontrolümüz dışında gelişen, tehlikeli ve korkutucu bir olaya maruz kalan kişilerde görülen bir mental sağlık sorunu olarak tanımlanıyor. Travma sonrası stres bozukluğu yaşamak için yalnızca travmaya birebir maruz kalmış olmak gerekmiyor; yakınları travmaya maruz kalmış kişilerde veya olayın yaşandığı yerde çalışan sağlık görevlilerinde, kurtarma birimlerinde ya da güvenlik güçlerinde de TSSB görülebiliyor. Fiziksel veya cinsel saldırıya uğramak, beklenmedik kaza, ani bir kayıp, savaş ya da doğal afetler mental sağlığın bozulmasına neden olabiliyorlar.
Travmatik bir olay yaşadığımızda korku dolu veya tehlikede hissetmemiz ve olağan yaşamımızın dışında tepkiler vermemiz oldukça doğal ve insani. Vücudumuzun verdiği bu “savaş ya da kaç” tepkisi aslında tehlikelere karşı bizi zarar görmekten korumayı amaçlıyor. Çoğumuz yaşadığımız derin olumsuz olaylardan sonra bu durumu tecrübe ediyoruz. Kimimiz için bu ilk şok ve tetiklediği semptomlar zaman içerisinde sağlıklı bir şekilde azalırken bazılarımız için semptomlar daha kalıcı ve kronik bir hal alabiliyorlar.
Travma sonrasında semptomların ve tepkilerin 1 aydan uzun sürdüğü, tehlikede olmadığımızda bile kendimizi stresli ve kaygılı hissettiğimiz bu durumu travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırıyoruz. Bu bağlamda travma yaşayan veya yakınları travmaya maruz kalan herkesin travma sonrası stres bozukluğu yaşamadığını söyleyebiliyoruz. Stres, korku, kaygı gibi olumsuz duyguları yönetme becerilerimiz farklılık gösterdiğinden dolayı TSSB sahibi olma riskinin ve semptomların ağırlık derecelerinin bireyler arasında farklılık gösterdiğini görebiliyoruz.
Travma sonrası stres bozukluğu yaşama riskini artıran bazı faktörler bulunuyor. Bu faktörleri aşağıdaki gibi sıralayabiliyoruz:
- Çocukluk travması yaşamış olmak
- Olay sonrasında sosyal desteğin çok az ya da hiç olmaması
- Olay sırasında yaralanmış olmak
- Olay sebebiyle maddi kayıplar veya iş kaybı yaşamak
- Farklı bir mental bozukluğun varlığı
- Madde kullanımı
Her 100 kişiden yaklaşık 8’i yaşamlarının bir noktasında TSSB yaşayabiliyor. Bununla birlikte doğru tedavi ve güçlü bir sosyal destek ile travma sonrası stres bozukluğunu atlatmak mümkün. Eğer kendimizin veya çevremizden birinin bu sorunla mücadele ettiğini düşünüyorsak profesyonel destek almamız büyük önem taşıyor. Çünkü TSSB düşüncelerimizi, davranışlarımızı, duygularımızı ve işlevselliğimizi olumsuz etkileyerek sağlığımız, ilişkilerimiz ve yaşam kalitemizde önemli bozulmalara yol açabiliyor.
Çocuklarda TSSB
Tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da travma sonrası stres bozukluğu görülebiliyor. Travmatik bir olaydan birebir ya da dolaylı yoldan etkilenen çocuklar aşağıda bahsedeceğimiz semptomları bir aydan uzun süre gösterirlerse TSSB yaşadıklarını düşünebiliyoruz. Bu nedenle çocuğun psikolojik sağlığını güvene almak ve yetişkinlikte travmaya bağlı görülebilecek başka sorunları engellemek amacıyla bir çocuk ruh sağlığı uzmanıyla görüşmek büyük önem taşıyor.
Çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu belirtileri yetişkin semptomlarına benzerlik gösterseler de çocuklara özel bazı belirtiler de bulunuyor. TSSB yaşayan çocuklarda bu bağlamda dikkat edilmesi gereken bir durum da çocukların dikkatlerini toplamakta veya organize olmakta zorluk çekmeleri. Çünkü bu belirtiler sıklıkla dikkat eksikliği bozukluğu semptomları ile karıştırılabiliyorlar.
Çocuklarda TSSB belirtileri aşağıdaki semptomları kapsıyor:
- Oyun oynarken sıklıkla travmatik deneyimi tekrar canlandırmak
- Tuvalet kaçırmak
- Kabuslar ve uyku sorunları
- Konuşmada bozulmalar
- Yoğun ve devamlı korku ve endişe
- Sinirlilik ve öfke patlamaları
- Ebeveynlere veya başka bir yetişkine karşı olağanın dışında bir yakınlık arayışı
- İçe kapanıklılık
- Olayın gerçekleştiğini inkar etmek
- Olayla ilişkili yerlerden ve kişilerden kaçınmak
- Suçluluk duygusu
Belirtileri
Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri kişinin sağlığı, yaşamı ve ilişkileri üzerinde oldukça yıpratıcı etkilere sahip oluyorlar. Bu semptomlar genellikle travmatik olayı takip eden ilk bir ay içerisinde ortaya çıkıyorlar. Fakat bazı durumlarda belirtilerin ortaya çıkması aylar hatta yıllar alabiliyor.
Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerini 4 temel başlıkta ele alıyoruz: Yeniden yaşama (hatırlama), kaçınma, aşırı uyarılma (tepkisellik) ile bilişsel ve ruh halindeki bozulmalar. Bu başlıkların detaylarını aşağıda inceliyor olacağız.
Yeniden yaşama / Hatırlama belirtileri:
- Travmatik olayın yineleyici, istenmeyen ve üzücü anılarının tekrar tekrar akla gelmesi
- Travmatik olayı şu anda oluyormuş gibi yeniden yaşamak (flashbackler)
- Olayla ilgili kabus ve rüyalar
- Olayı hatırlatan eşya, mekan veya kişilerin yoğun olumsuz duygulara sebep olması
Kaçınma belirtileri:
- Travmatik olayı hatırlatan nesne, mekan veya kişilerden uzak durmak
- Yaşanmış olan olumsuz olayla ilgili duygu ve düşüncelerden kaçınmak
- Travmatik olayla ilgili konuşmaktan çekinmek
Aşırı uyarılma / Tepkisellik belirtileri:
- Kolayca ürkmek veya korkmak
- Sürekli tetikte yaşamak
- Uyku problemleri
- Öfke patlamaları
- Konsantrasyon problemleri
- Yoğun suçluluk ve utanç duygusu
Bilişsel ve ruh halindeki bozulmalar:
- Travmatik olayın temel özelliklerini hatırlamakta güçlük çekmek
- Kişinin kendine veya içinde bulunduğu dünyaya dair olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olması
- Normalde keyif veren aktivitelere olan ilgi kaybı
- Kişinin aile üyeleri ve yakın çevresine yabancılaşmış hissetmesi
Nedenleri
Travma sonrası stres bozukluğu korkutucu, beklenmeyen, kişinin veya sevdiklerinin yaşamını ve sağlığını tehdit eden travmatik olaylardan sonra gelişiyor. Bu tür olaylara aşağıdaki örnekleri verebiliyoruz:
- Ciddi kazalar
- Fiziksel saldırı
- Cinsel saldırı ya da istismar
- Doğal afetler
- Irkçılığa maruz kalmak
- Terör olayları
- Savaşlar
- Alıkonulmak
- Ciddi sağlık sorunları
- Yakın bir kişinin vefatı
- İşkenceye maruz kalmak
- Olumsuz doğum tecrübesi ya da hamilelikte kayıp yaşamak
Bu başlıklardan bazılarını aşağıda daha detaylı olarak inceleyeceğiz.
Deprem ve Diğer Afetler
Depremler, kasırgalar, orman yangınları, seller, tsunamiler ve heyelanlar gibi doğal afetler beklenmedik, yaşamı tehdit edici ve korkutucu doğalarıyla travmatik olaylar arasında yer alıyorlar. Bu tür afetleri yaşayan kişiler dışarıdan görülebilen herhangi bir fiziksel yaralanmaları olmasa da duygusal olarak ciddi yaralanmalar yaşayabiliyorlar. Doğru psikososyal desteğe erişemeyen kişilerde ise TSSB gelişebiliyor.
Doğal afetin geniş kitleleri etkilemesi nedeniyle mental sağlıktaki bu bozulmanın zararı toplumsal boyutta olabiliyor. Yani kolektif bir travmadan bahsedebiliyoruz. Aynı zamanda doğal afet travması yaşamak için afetten birebir etkilenmiş olmamız gerekmiyor. Afet bölgesinde yakınlarımızın olması nedeniyle ya da medya yoluyla travmatik görüntülere maruz kalarak travma tepkileri verebiliyoruz. Tüm bu bilgiler ışığında herhangi bir doğal afetten yakından ya da uzaktan etkilendiysek ve bu deneyimin üzerimizdeki etkisinin zamanla azalmadığını gözlemliyorsak profesyonel bir yardım almamızın hayati önemi olduğunu söyleyebiliyoruz.
Sevdiğimiz Birinin Kaybı
Ölüm yaşamın üzücü ama doğal bir parçası olsa da beklenmedik bir şekilde ya da travmatik bir olayın sonucunda yaşandığında üzerimizdeki etkisi sağlıklı bir yas sürecine girmemizin önüne geçebiliyor. Çünkü travmatik bir deneyimin ardından yas yaşadığımız bu süreçte aynı zamanda olayın kurbanı haline de geliyoruz. Kaybın yasını yaşamanın yanında olayın beklenmedik, travmatik ve acı verici niteliklerinin de etkilerine maruz kalıyoruz. Kazalar, afet sonucu kayıplar, doğumda yaşanan kayıplar ya da saldırı sonucu kayıplar bu tür durumlara verebileceğimiz örnekler arasında yer alıyorlar.
Cinsel İstismar
Cinsel istismar, mağduru olan kişilerde yeniden istismara uğrama korkusu, öfke, suçluluk, endişe ve yoğun üzüntü gibi olumsuz ve yıpratıcı duygulara neden olabiliyor. Cinsel istismarla ilgili toplumsal etikete ve damgalamalara maruz kalma korkusu bu duyguların şiddetini artırabiliyor. Gerekli psikolojik ve sosyal desteği bulamayan bireyler kabuslar, olay anını yeniden yaşama, sürekli tetikte olma, duygu durum bozuklukları, güvensizlik gibi travma sonrası stres bozukluğu belirtileri yaşayabiliyorlar.
Böyle bir olaya maruz kaldığımızda veya bir yakınımız maruz kaldığında öncelikle bunun kendimizi suçlu hissedeceğimiz ve utanılacak bir durum olmadığını unutmamamız gerekiyor. İhtiyaç duyduğumuz yardımı alabilmeye hepimizin hakkı olduğunu hatırlayarak istismarın yaşamımız üzerindeki etkilerini azaltabilmek ve hakkımız olan yaşama yeniden kavuşabilmek adına bir ruh sağlığı uzmanından yardım almamız büyük önem taşıyor.
Geçer mi?
Travma sonrası stres bozukluğu kendi kendine geçen bir ruh sağlığı bozukluğu değil. Aksine, yok sayıldığında ya da bastırılmaya çalışıldığında hayatımız üzerindeki olumsuz etkisini artırabiliyor. Güzel haber şu ki, TSSB travmatik olaydan yıllar sonrasında bile başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor! Bu da yardım almak için asla geç olmadığı anlamına geliyor. Kendimizin veya bir yakınımızın olumsuz bir olay sonrasında yukarıda belirttiğimiz semptomları yaşadığını düşünüyorsak bir uzmandan yardım almaktan çekinmemeliyiz.
Kaç Ay Sürer?
Travma sonrası stres bozukluğunun ne kadar sürdüğü birçok farklı değişkene bağlı olarak değişiyor. Yani herkes için geçerli ortak bir süresi bulunmuyor. Birden fazla travmaya maruz kalmak, travmanın doğası, başka bir ruh sağlığı bozukluğunun varlığı, sosyal desteğe sahip olmak, duygusal dayanıklılık seviyesi gibi faktörler semptomların şiddetini ve sürelerini etkiliyorlar. Travma sonrası stres bozukluğunun tam olarak ne kadar sürdüğünü söylemek mümkün olmasa da psikolojik yardımın bu süreyi kısalttığını söyleyebiliyoruz. Çünkü doğru psikolojik destekle etkili ve sağlıklı başa çıkma stratejileri öğrenebiliyor, travmatik anılarla kaçınma ya da öfke gibi yapıcı olmayan davranışlar yerine daha sağlıklı davranışlarla baş edebiliyoruz.
Nasıl Atlatılır? TSSB Tedavisi
Travma sonrası stres bozukluğunun en temel tedavileri arasında konuşma terapisi ve ilaç tedavisi bulunuyor. TSSB belirtileriyle başa çıkmak ve travmatik olay üzerine konuşmak çok zor gözükse de destek almak sağlığımızı geri kazanmanın ve yaşam kalitemizi artırmamızın en etkili yolu.
Bilişsel Davranışçı Terapi: Bilişsel davranışçı terapi düşünce ve davranış kalıplarımızın daha sağlıklı hale gelmesine imkan sağlayarak TSSB ile etkili şekilde başa çıkmamıza imkan veriyor. Travma odaklı bilişsel davranışçı terapide uzman eşliğinde travmatik olayı kabullenmeye başlıyoruz. Bununla birlikte, travmatik olayla ilgili vardığımız sonuçları yeniden değerlendirme alanı buluyoruz ve olanlardan sorumlu olduğumuz ya da yeniden aynı olaya maruz kalacağımız gibi rahatsız edici düşüncelere karşı kontrol kazanabiliyoruz. Uzman desteğiyle birlikte kaçıngan davranışlarımız yerine daha yapıcı yollar bulabiliyoruz.
Psikodinamik Terapi: Her deneyim her bireyi farklı bir yerden sarsabiliyor. Aynı şeyi yaşasak bile deneyimimiz hepimizin içinde farklı bir yere dokunabiliyor. Psikodinamik terapi yaşadığımız deneyimin özellikle bize hangi açılardan dokunduğunu ve bu olayın hayatımızda nasıl bir konumu olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Tüm düşüncelerimizin ve duygularımızın sansürsüz bir şekilde dışa akabilmesi için alan açıyor. Ardından bu olayla baş etmek için kullandığımız ancak sağlıksız olan savunmalarımızın farkına varmamıza ve kendimize uygun yeni yollar bulmamıza odaklanıyor.
EMDR Terapisi: “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” anlamına gelen EMDR yöntemi, travmayla sağlıklı baş edebilmekte olumlu etkileri bilimsel araştırmalarca kanıtlanmış bir tedavi. EMDR terapisi iki yönlü uyarılma ile (göz hareketleri, dokunsal uyaranlar, sesli uyaranlar gibi) travmatik olayın yeniden işlenmesini hedefliyor. İki yönlü uyaranlar beynin iki yarım küresi arasındaki işlemi aktif hale getirerek travmatik anıları zihnimizde daha sağlıklı bir yere koymamıza imkan veriyor. Bu yöntemle destek almak istiyorsak mutlaka bu konunun uzmanıyla çalışmamız tedavinin başarıya ulaşabilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Maruz Bırakma Terapisi: Aslında bu terapi yöntemi bilişsel davranışçı terapi yönteminin bir alt dalı olarak tanımlanıyor. Maruz bırakma terapisinde uzman desteğiyle birlikte sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirerek bizi korkutan veya kötü hissettiren durumlarla güvenli bir şekilde yüzleşme imkanı buluyoruz.
Tüm bu yaklaşımlar, travmatik olayın yaşamımızda bıraktığı olumsuz etkileri azaltmamıza ve sağlıklı yaşama dönmeye yardımcı oluyorlar. Hangisini seçmemiz gerektiğine karar vermenin en doğru yolu ise bir uzmanla birlikte ihtiyaçlarımızı ve yaşadığımız sıkıntıları değerlendirmekten geçiyor. Bireysel konuşma terapisi yöntemlerinin yanında grup terapisi seçeneği de bizlere yardımcı olabiliyor. Grup terapisiyle benzer deneyimler yaşamış kişilerle bağlantı kurarak yalnız olmadığımızı görme imkanı buluyoruz